Nilgün Marmara

    

                      Daktiloya Çekilmiş Şiirler 

    hiç kullanılmamış bir zamanın gözkapaklarını           açıyorum
    dünyamsın benim, zorbam, düzenim
    bundan gözlerim göğe çevrili
    ellerim denizde
    hiç katılmadan sende yaşıyorum
    dirimimsin benim
    doğarken öldüğüm
    aşağılık belirtileri sahipliğin, birleştirdi
    ne geceyi ne gündüzü
    kölelik yetişemedi aralık paylarına sevincin
    üşümüşüm
    bu yaklaşan kışla değil
    deniz ürpertisi, göğün alacasıyla değil
     ellerimin soğukluğu hep bir kalabalıkta
    kaçışının gizini gönlünde tuttuğun
    bilisiz aşkı/nı ver bana
   üşümeyeyim
   kendimizle oynayan güçsüz mahluklarız biz,          yaptırımla ödülü gönlümüzde barışık tutan.  mesafemiz kuyruğumuzla başımız arasında gider   gelir, dehşetli sevincimiz bulunca ayrılmazlığını     yengimizle yenilgimizin. devimimiz: felcimizin     kaynağından fışkıran. güçsüzlüğümüz: kıvrak   istemimizin yatağı. böylece doldururuz biz her         kaygının, her doyumun kucağını.
   az ışıkları yaşamın kabulümüzdür
   kururken damarlarımızın son solukları
   kalabalıktan arta kalan biricik ay ışığını
   katmalı öyleyse görülmez akışına
   yaşamlarımızın
  "biz rengin değil
   ara rengin peşindeyiz"
   gerçek bilinsin, diliyoruz
   düz, eğri, çapraz ya da değirmi
   güzeldir açığa çıkışı yüreğin
   sen bil ki, ben de seveyim
   ve doğruluruz her karanlıkla
   sarsılmanın yakın imgesinde
   yüreğin burkulması
  göz dayanıksızlığı
  aşk azlığı
  açılır ve kapanmaz
  tarihin yakut yarası
  ılık bir süzülüşle
  geri dön hayat
  bırakma yeryüzü salına
  tünemiş pek kara kuşlar
  örtsün bakışımı
  görmek acısı sürsün
  pencere tutsağının
  düşsün hayatı suya
  aşk küçük bir kilimdir
  duvarlarıyla sayılan küçük bir deniz
  sevgili küçük ölüm
  dur ayaklarının altını anlayalım
  kaşlarını, eksik kalan yerlerini
  karlar kraliçesini ev içlerinin
  tarihin sonsuz noktalama işaretlerini de
  kaçalım kalık çalıkuşundan ve daha nelerden
  ülkemizin kırmızı kayığıyla
  o döker yine suçunu
  örtse de sisle ayıbını gece
  gece; ipek dokusu çözüldüğünde
  ellerim: eksik cennetim benim
  gerçek yasaktır
 "ben babamın yuvarladığı
 çığın altında kaldım"
 çocukluğun kendini saf bir biçimde
 akışa bırakması ne güzeldi
 yiten bu işte
 çok kullanılmış bir zamanın gözlerini kapattım
 
        Nilgün MARMARA

Yorumlar

Popüler Yayınlar